İcra Hukuku Nedir?

İcra Hukuku  olarak da bilinen Cebri İcra hukuku borçların icra dairesi aracılığı ile tahsil edilmesini sağlamaktadır. Borçlarını zamanın ödemeyen ve ödemeye razı olmayan kişilere karşı, alacaklıların devletin yani icra dairesinin kuvveti ile bu alacaklarını tahsil etmelerini düzenleyen hukuk olmaktadır. Bu hukuk dalı İcra ve İflas Hukuku olarak veya Cebri İcra Hukuku olarak ülkemizde yer almaktadır.

Kişinin kendi eliyle hak aramasının yasak olması durumu burada da söz konusudur. Alacaklıların alacaklarını alamaması durumunda zor kullanma yetkisi sadece devlete verilmiştir. Alacaklarını alamayan kişiler bu alacaklarını devletin cebri icra organı olan icra daireleri sayesinde almaktadır. Bunun için borçlunun mallarına el koyabilmektedirler. El konulan mallar satılarak alacaklıya borcu tutarı ödenmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere cebri icranın konusu alacaklının kendisi değil mal varlığıdır. Bunun yanında bazı durumlarda borçlunun kendisine de cebir kullanabilmektedir. Örneğin mal beyanında bulunmayan borçlular hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilmektedir.

İcra Hukukunda Cebri İcra Nedir?

Cebri İcra Hukuku, İcra Hukuku ve İflas Hukuku  olarak ikiye ayrılmaktadır.

İcra hukukunda borçlunun karşısında bir veya birden fazla alacaklı bulunabilmektedir. Aynı şekilde borçlunun mal varlığı içerisinde bir veya birden fazla mal cebri icranın konusu olabilmektedir. Bu mal veya mallar icra dairesi tarafından haczedilerek satılmaktadır. Satış sonrası borç tutarı alacaklıya ödenmektedir. Kalan tutar ise borçluya iade edilir.

İflas hukukunda ise, Borçlunun karşısında bütün alacaklıları bulunmaktadır. Bu alacaklılara karşı borçlunun bütün mallarına el konulmaktadır. Borçlunun haczedilebilen tüm malları cebri icranın konusunu oluşturmaktadır. Borçlunun tüm mal varlığına el konularak satılmaktadır. Bu satış sonrasında alacaklıların borçları ödenmektedir.

İcra Hukukunda İlamsız İcra Nedir?

İlamsız icranın konusu para ve teminat alacaklarıdır. Bu icra türünde alacağın tahsili için bir mahkeme kararı yani ilamı bulunmamaktadır. Hatta evraksız dahi icra takibi başlatılabilmektedir. Bu sebeple ilamsız icra takibi olarak adlandırılmıştır.

İlamsız takip yoluna gidebilmek için takibin konusu para alacağı olması gerekmektedir. Para alacağı dışındaki alacaklar için bu takip yoluna başvurulmamaktadır. Böyle bir durumda ilk olarak mahkemeye dava açılması ve alacak konusunda bir karar yani ilam alınması gerekmektedir. Bu şekilde alacağın devlet kuvveti ile alınması mümkün olacaktır.

İcra Hukukunda İlamlı İcra Nedir?

İlamsız icranın konusu para ve teminatlı alacaklar olmaktadır. Bu durumda para ve teminatlı alacaklar dışındaki konular için ilamlı icra takibi yapılabilmektedir. Bu durumda alacağı olan öncelikle mahkemeye dava açması ve alacak konusunda bir ilam alması gerekmektedir. Mahkemeden alınan ilam ile icra işlemi yapılabilmektedir. Ayrıca para alacağı için de ilamlı icra yoluna gidilebilmektedir. İlamlı icra takibi nasıl yapılır konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Mahkemeden alınacak ilam alacağın türüne göre değişiklik göstermektedir. Alacağın niteliğine göre mahkemeden alınacak ilamın niteliği de değişmektedir. Bu konuda para alacağı için alınacak ilam ile gayrimenkul alacağı için alınacak ilamın içeriği ve niteliği birbirinden farklı olmaktadır. Aynı zamanda bu farklı nitelikteki ilamlar için de farklı icra türleri de oluşmaktadır. Bu konuda İcra ve İflas Kanununda İlamlı İcra türleri ikiye ayrılmaktadır.

Para ve teminat borçları için ilamlı icra
Para ve teminat dışındaki konular için ilamlı icra

Para ve teminat dışındaki konular için ilamlı icra konuları aşağıdaki gibidir.

  • Menkul teslimine ilişkin ilamların icrası
  • Menkulün tahliyesine ve teslimine ilişkin ilamların icrası
  • Çocuk teslimine ve çocuğun kişisel haklarının korunmasına ilişkin ilamların icrası
  • Bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin ilamın icrası
  • İrtifak hakları konusundaki ilamların icrası

İcra Hukukunda Rehinin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takip Nedir?

Bir alacaklı alacağını rehinle temin etmiş ise diğer takip yollarına başvuramamaktadır. Alacağını bir rehin ile temin ettirmiş olan alacaklı, diğer takip yollarına başvuramamaktadır. Öncelikle rehinin paraya çevrilmesi yoluna başvurmalıdır. Ancak bu konuda bazı istisnalar bulunabilmektedir.

Alacaklının alacağı bir kambiyo senedine bağlı durumda ise kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurabilmektedir.

İpotek ile alacağın temin edilmesi durumunda oluşan faiz ve yıllık alacaklar için öncelikle rehinin paraya çevrilmesi yoluna gidilmesi gerekli olmamaktadır.

Alacağın rehinle temin edilmesi durumunda, bir kefil söz konusu ise ona haciz veya iflas yolu ile takibe başvurulabilmektedir.

Bu konuları anlamak için bazı hukuki terimlerin kapsadıklarını bilmek gerekmektedir. Rehinin paraya çevrilmesi ile takip konusunda bilinmesi gereken hukuki terimlerin kapsadıkları aşağıda belirtilmiştir.

İpotek olarak belirtilen terim; ipotekli borç senetlerini, ipotekleri, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, bazı gayrimenkuller üzerindeki özel imtiyazları, gayrimenkul teferruatı üzerindeki rehin işlemlerini ve gayrimenkul mükellefiyetlerini kapsamaktadır.
Menkul rehini olarak belirtilen terim, teslim şartı olan rehinleri, hapis hakkını, hayvan rehinlerini, ticari işlem rehinlerini ve Medeni Kanunda bulunan 940.maddedeki rehinleri kapsamaktadır.

İcra Hukukunda İcra Mahkemesi ve Görevleri Nelerdir?

Anayasanın 152.maddesinde belirtilen anlamda bir mahkeme olmaktadır. İcra Mahkemeleri icra ve iflas işlemlerinin yapılması için kurulan özel bir yargı organı olmaktadır. İcra Mahkemelerinin icra dairelerini yapılan şikayet yolu ile denetlemesinin dışındaki görevleri aşağıdaki gibidir.

  • Bir ihalenin feshini şikayet yolu ile incelemek
  • Hacizlerde ve iflaslarda istihkak davalarına bakmak
  • İtirazların kaldırılması için yapılan talepleri incelemek
  • İcra ve İflas Kanununda belirtilen cezai hükümler çerçevesinde davalara bakmak

İcra mahkemesinin verdiği kararlar için Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf başvurusu yapılabilmektedir. İcra ve İflas Kanununda bu konu için özel hükümler bulunmaktadır.

İcra Hukukunda İcra Davaları

Yapılan Ödeme Emrine İtiraz

Borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrine itiraz edecekse bunu ödemenin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine yapması gerekmektedir. Bu konuda İcra Mahkemesine yapılan itirazlar geçerli olmayacaktır. Borçlu bu itirazı yaparken yurt içerisinde bulunan adresini belirtmelidir. Belirtilen bu adresinde değişmesi ve bunun icra dairesine bildirilmemesi durumunda, o adrese yapılan tebligatlar borçluya yapılmış sayılmaktadır.

  • Borçlu aşağıdaki sebepler ile ödeme emrine itiraz edebilmektedir.
  • İcraya konulan senedin sahte olması durumunda
  • Borcun olmaması durumunda
  • Borcu ortaya çıkartan sözleşmenin geçersiz olması durumunda
  • Borcun vadesinin gelmemiş olması durumunda
  • Borcun zamanaşımına uğraması durumunda
  • Borcun ödeme emrinde belirtilen kadar olmaması durumunda

Yapılan itiraz sebepleri ileri sürülüş biçimine göre ikiye ayrılmaktadır:

  • İmzaya yapılan itirazlar
  • Borca yapılan itirazlar

İmzaya Yapılan İtiraz

Alacaklı icra takibi yaparken bir senede dayanmışsa, borçlu senet altında bulunan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek itirazda bulunabilmektedir. Bu itiraz imzaya yapılan itiraz olmaktadır.

Borçlu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını açıkça ve ayrıca bildirmek zorundadır. Böyle bir durumda borçlu senet altındaki imzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmezse imza borçluya ait sayılmaktadır.

Borçlu imzaya itiraz ederken onunla çelişmeyen borca itiraz sebeplerini de bildirebilmektedir. Bu konuda örneğin, imzaya yapılan itiraz ile zaman aşımı itirazı ve takas itirazı çelişmemektedir. Ancak imzaya yapılan itiraz ile borcun ödenmiş olması itirazı çelişmektedir. Bu durum imzaya itiraz edildiğinde borca da itiraz edilmesi anlamı ortaya çıkmaktadır. İmzaya itiraz konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
İmzaya yapılan itiraz ile yetki itirazında da aynı durumlar geçerli olmaktadır. İmzaya yapılan itiraz ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerinin bildirildiği durumda borçlu imzaya itiraz etmiş sayılmaktadır.

İcra takibinin başlatıldığı senet, noter onaylı bir senet ise borçlu imzaya itiraz edememekte ve imzayı inkar edememektedir. Bu durumda genel mahkemelerde sahtelik davası açılabilmektedir. Borçlunun noter senedinde bulunan imzaya itiraz etmesi durumunda bu borca itiraz sayılmaktadır.

Borca Yapılan İtiraz

İmzaya yapılan itirazlar dışında kalan tüm itirazlara borca itiraz denmektedir. Borçlu ödeme emrindeki borca itiraz edeceği zaman bunu açıkça ve ayrıca yapmak zorunda değildir. İtiraz ediyorum demesi borca itiraz için yeteli olmaktadır. Ancak bildirilen sebepler borçlunun yararına olacağı için sebep bildirmekte fayda bulunmaktadır. Borca ve imzaya itiraz konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

İtirazın İptali Davası

Bu davanın konusu kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz eden borçlunun yaptığı itirazın iptal edilmesidir. İtirazın iptali konusunda dava açan alacaklı, bu dava yolunu bırakıp İcra Mahkemelerine itirazın kaldırılması konusunda dava açamamaktadır. Ancak bunun tersi mümkün olabilmektedir. İcra Mahkemelerine itirazın kaldırılması davası açan alacaklının, itirazın iptali için bir kereliğine icra dairelerine başvurması mümkün olabilmektedir İtirazın iptali davası konusu detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Bu konuda görevli mahkemeler Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre belirlenmektedir. Asliye veya sulh hukuk mahkemeleri bu konuda görevlidir. Ticaret Hukukuna ilişkin konularda Ticaret Mahkemesi ve İş hukukuna ilişkin konularda ise İş Mahkemeleri görevli olmaktadır. Bu davalarda Davacı; icra takibi yapan alacaklı, Davalı; icra takibinin borçlusu olmaktadır.

Davacı olan alacaklı, Davalı olan alacaklının icra takibine yaptığı itirazın iptal edilmesini ve davalı olan borçlunun icra takibine konu olan borcunun ödenmesine mahkum edilmesini istemektedir. Bunun yanında davalı olan borçlunun inkar tazminatına da mahkum edilmesini isteyebilmektedir. Alacaklı, borçlunun yaptığı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde bu davayı açmalıdır. Bu süre içerisinde dava açılmaz ise icra takibi düşmektedir. İtirazın iptali davalarında her türlü hukuki delil kullanılabilmektedir. İtirazın iptali için yemin, bilirkişi ve tanık gibi delillere başvurulabilmektedir. İtirazın iptali davalarında borçlu bildirdiği sebeple bağlı kalmak zorunda değildir.

İcra Mahkeme’sinde İtirazın Kaldırılması Davası

Alacaklı itirazın kaldırılması için İcra ve İflas Kanunun 68 ve 68a maddelerindeki belirtilen belgelere sahip ise açabilmektedir. İtirazın kaldırılması davası borçlunun ödeme emrine itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren altı ay içerisinde açılabilmektedir. İtirazın kaldırılması konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
İtirazın kaldırılması bir dava olmamaktadır. Burada İcra Mahkemesinin yaptığı incelemeler, itirazın iptali davasında mahkemenin yaptığı incelemelerden daha sınırlı ve basit olmaktadır. Alacaklı alacağını ispat için İcra ve İflas Kanunun 68 ve 68a maddelerindeki belgelerden birisini sunarak kanıtlayabilmektedir. Borçlu da bu borca itirazını bir belge ile sunabilmektedir. İtirazın kaldırılmasında İcra Mahkemesi yemin ve tanık gibi delilleri kabul etmemektedir.

Borçlunun borca itiraz etmesi durumunda alacaklı itirazın kesin kaldırılması yoluna, borçlu imzaya itiraz etmiş ise alacaklı itirazın geçici kaldırılması yoluna gitmelidir.

Borçtan Kurtulma Davası

İcra Mahkemesinin borçlunun yaptığı itirazın kaldırılması yönünde bir karar vermesi ile borçlu bu karara karşı da bir dava açabilmektedir. Alınan karar ile icra takibinin başlamasını önlemek isteyen borçlu genel mahkemelere borçtan kurtulma davası açabilmektedir.
İcra Mahkemesinin borcun geçici kaldırılması davasında sınırlı ve basit bir inceleme yapması nedeni ile borçlunun icra takibinden kurtulmak için genel mahkemelerde daha geniş çaplı inceleme yapılacak olan bir dava açabilmektedir. Bu borçtan kurtulma davasının hukuki niteliği menfi tespit davası olmaktadır. Bu davanın ilk duruşmasına kadar borçlu alacağın %15’i oranında bir teminat ödemesi gerekmektedir. Bu ödeme borçtan kurtulma davası için özel bir şart olmaktadır.
Borçlunun genel mahkemelere borçtan kurtulma davası açması ile yapılan ilamsız icra takibi bu davanın kararına kadar durmaya devam edecektir. Yapılan geçici hacizlerde, kesin haciz işlemi dava sonuna kadar yapılamaz. Bu davalarda geçen süre haciz isteme süresine eklenmez.

Menfi Tespit Davası

Alacaklı tarafından kendisinden istenen borcun gerçekte olmadığını iddia eden borçlu bu konuda menfi tespit davası açmaktadır. Bu dava ile borçlu, borcun gerçekte olmadığının mahkeme tarafından tespit edilmesini talep etmektedir. Açılan menfi tespit davasının icra takibine iki türlü etkisi bulunmaktadır.

Yapılan İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi

Borçlu ortada kendisine karşı yapılmış bir icra takibi olmadan da borçlu olmadığının tespit edilmesi için menfi tespit davası açabilmektedir. Bunun yapılması için borçlunun korunmaya değer bir hukuki yararının olması gerekmektedir. Borçlunun bu şekilde menfi takip davası açması durumunda, alacaklı icra takibi başlatabilmektedir. Daha önce açılmış olan menfi tespit davası icra takibine engel teşkil etmez. Aynı şekilde icra takibini kendiliğinden durduramaz. Ancak davayı gören mahkeme belirli teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile icra takibini durdurabilmektedir.

İcra Takibi Başladıktan Sonra Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi

Borçlu kendisine icra takibi başlatılmasından sonra menfi tespit davası açabilmektedir. Bu davanın açılması sonrasında icra takibi durmamaktadır. Mahkeme icra takibinin başlamasından sonra açılan davalarda icra takibini ihtiyati tedbir kararı ile de durduramaz. Bu konuda mahkeme sadece icra veznesine borçlunun ödediği tutarın alacaklıya ödenmemesi konusunda bir teminat karşılığın ihtiyati tedbir kararı koyabilmektedir.
Borçlunun mallarının haczedilmesini engellemek istediği durumda, alacağın tamamını icra dairesine yatıracağını, ancak bunun alacaklıya ödenmemesini mahkemeden talep edebilmektedir. Bu durumda borçlunun yaptığı ödemenin alacaklıya verilmemesi konusunda mahkeme ihtiyati tedbir kararı verebilmektedir.

Menfi Tespit Davasının Sonuçları

Davanın alacaklı lehine sonuçlanması durumunda, alacaklı icra takibine devam edecektir. İhtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulması gerçekleşmiş ise, icra takibinin uzaması durumu ortaya çıkacağı için alacaklının bu konuda talebi olmasa bile mahkeme borçluyu tazminata mahkum edebilir.

İstirdat Davası

Maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde kendisine yapılan ödeme emrine itiraz etmemiş olan kişiler veya itiraz etmiş olsa bile İcra Mahkemesinde borçlu olmadığını kanıtlayamamış olan kişiler ile icra takibinden önce veya icra takibi yapılmasından sonra menfi tespit davası açmamış olan ve bu sebep ile cebri icra tehdidi yaşayan veya bu durum nedeni ile borcu ödemiş olan kişilerin bu ödemelerini geri alabilmeleri dava açma hakları bulunmaktadır. Bu durumda olan kişilerin açacakları bu davalara istirdat davası denmektedir. İstirdat davası nasıl açılır konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Açılan menfi tespit davası bir sonuca ulaşmadan önce yapılan icra takibinde borcun ödenmesi gerçekleşir ise menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmektedir. Borçlu yapılan ödeme emrine yedi gün içerisinde itiraz etmeyerek borcu ödemesi durumunda istirdat davası açma hakkını kaybetmektedir. Aynı şekilde istirdat davası açmak için süre bir yıldır. Bu süre hak düşürücü bir süredir. Bu tarih alacağın icra dairesine ödendiği tarihten itibaren başlamaktadır.

İhtiyati Haciz

Alacaklının alacağı bir para için zamanında ödenmesinin güvenceye almak için borçlunun mallarına geçici olarak el koymasına ihtiyati haciz denmektedir. Alacaklı, borçlunun borcunu zamanında ödeyeceğinden emin olmaması durumunda öncelikle mallarına ihtiyati haciz koymakta ve sonrasında alacak davası açmaktadır. İhtiyati haciz talebi için, alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın bir rehin ile temin edilmemiş olmaması gerekmektedir. İstisnai bir durum olarak vadesi gelmeyen alacak içinde ihtiyati haciz istenebilmektedir. Vadesi gelmemiş borçlarda uygulanacak ihtiyati haciz için istisna halleri; borçlunun belirli bir ikametinin bulunmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak için mallarını gizlemeye ve kaçırmaya hazırlanması durumunda ve borçlunun kendisinin kaçmaya hazırlanması durumunda olmaktadır.